Search citation statements
Paper Sections
Citation Types
Year Published
Publication Types
Relationship
Authors
Journals
İmam Mâtürîdî, kelâm ilminin teşekkül sürecinde önemli etkileri bulunan bir âlimdir. Onun kelâmın epistemolojisine bilgi kaynaklarını tespit boyutuyla verdiği katkı yanında metot yönüyle de ilm-i kelâma katkıda bulunduğu bilinmektedir. Diğer yandan o, Eş‘arî kelâm ekolü ile Mu‘tezile kelâm ekolü arasında orta bir çizgiyi takip eden Ehl-i Sünnet kelâmının temsilcisi kabul edilmektedir. Bu sebeple görüşleri bakımından akıl ile nakil arasında bir dengeyi gözettiği fark edilmekte böylelikle de gelenek ile yeniyi dengelemek bakımından önemli bir örnekliği bulunmaktadır. Bu özellikleri onu günümüz için yeniden anlaşılması, tanınması, görüşleri bakımından değerlendirilmesi gereken bir kelâm âlimi konumuna getirmektedir. İmam Mâ-türîdî’nin günümüze ulaşan müstakil bir kelâm eseri yanında oldukça hacimli bir tefsirinin de bulunması, onun âyetleri nasıl yorumladığını ve pek çok kelâm meselesine ilişkin görüşlerinde naklî delillendirme yöntemini görme imkânı vermektedir. Zira onun âyetlerin tevilindeki akıl yürütme metodunu tespit etmek suretiyle kelâm konularındaki istidlal yöntemini de anlamak mümkün olacaktır. Makalemizde ilm-i kelâm için pek çok önemli meseleyi içeren Hz. Mûsâ ile Salih Kul arasındaki Kur’ân kıssasına dair İmam Mâtürîdî’nin yorumu ele alınacaktır. Beşerî bilgi ile İlahî bilginin farkı, ilim öğrenme/bilgi edinme yolları, bilginin kaynağı gibi kelâmın epistemolojik yönüne ilişkin konular yanında aynı kıssa bir masumun öldürülmesi üzerinden insan fiillerinin ahlâkî bakımdan normatifliğinin ölçüsü üzerinde durulmasına da imkân vermektedir. İmam Mâtürî¬dî’nin âyette geçen Salih Kul’un kimliğine ve ilgili kıssaya ilişkin farklı yorumları onun akıl yürütme metodunu da ortaya koyan çarpıcı bir örnek konumundadır. Diğer yandan onun Hz. Mûsâ’nın kıssada öne çıkan ahlakî bakımdan kötü olarak tanımlanacak eylemlere karşı itirazî soruları hakkındaki yorumu da geleneksel anlatılardan hayli farklıdır. Bu yönleriyle kıssaya ilişkin yorumlarından, bilginin kaynağı ve eylemlerin ahlâkî normatifliği odağa alınmak suretiyle İmam Mâtürîdî’nin kelâmî yöntemi ortaya konulmuş olacaktır.
İmam Mâtürîdî, kelâm ilminin teşekkül sürecinde önemli etkileri bulunan bir âlimdir. Onun kelâmın epistemolojisine bilgi kaynaklarını tespit boyutuyla verdiği katkı yanında metot yönüyle de ilm-i kelâma katkıda bulunduğu bilinmektedir. Diğer yandan o, Eş‘arî kelâm ekolü ile Mu‘tezile kelâm ekolü arasında orta bir çizgiyi takip eden Ehl-i Sünnet kelâmının temsilcisi kabul edilmektedir. Bu sebeple görüşleri bakımından akıl ile nakil arasında bir dengeyi gözettiği fark edilmekte böylelikle de gelenek ile yeniyi dengelemek bakımından önemli bir örnekliği bulunmaktadır. Bu özellikleri onu günümüz için yeniden anlaşılması, tanınması, görüşleri bakımından değerlendirilmesi gereken bir kelâm âlimi konumuna getirmektedir. İmam Mâ-türîdî’nin günümüze ulaşan müstakil bir kelâm eseri yanında oldukça hacimli bir tefsirinin de bulunması, onun âyetleri nasıl yorumladığını ve pek çok kelâm meselesine ilişkin görüşlerinde naklî delillendirme yöntemini görme imkânı vermektedir. Zira onun âyetlerin tevilindeki akıl yürütme metodunu tespit etmek suretiyle kelâm konularındaki istidlal yöntemini de anlamak mümkün olacaktır. Makalemizde ilm-i kelâm için pek çok önemli meseleyi içeren Hz. Mûsâ ile Salih Kul arasındaki Kur’ân kıssasına dair İmam Mâtürîdî’nin yorumu ele alınacaktır. Beşerî bilgi ile İlahî bilginin farkı, ilim öğrenme/bilgi edinme yolları, bilginin kaynağı gibi kelâmın epistemolojik yönüne ilişkin konular yanında aynı kıssa bir masumun öldürülmesi üzerinden insan fiillerinin ahlâkî bakımdan normatifliğinin ölçüsü üzerinde durulmasına da imkân vermektedir. İmam Mâtürî¬dî’nin âyette geçen Salih Kul’un kimliğine ve ilgili kıssaya ilişkin farklı yorumları onun akıl yürütme metodunu da ortaya koyan çarpıcı bir örnek konumundadır. Diğer yandan onun Hz. Mûsâ’nın kıssada öne çıkan ahlakî bakımdan kötü olarak tanımlanacak eylemlere karşı itirazî soruları hakkındaki yorumu da geleneksel anlatılardan hayli farklıdır. Bu yönleriyle kıssaya ilişkin yorumlarından, bilginin kaynağı ve eylemlerin ahlâkî normatifliği odağa alınmak suretiyle İmam Mâtürîdî’nin kelâmî yöntemi ortaya konulmuş olacaktır.
Bu çalışmada İngiliz deizmi özelinde, vahiy konusunda deist düşünce tarafından ortaya konan argümanların, klasik kelâm ekolleri açısından bir analizi yapılmaktadır. Deizm, sadece insan aklından hareketle oluşan doğal dinin, vahye dayalı olarak var olan kurumsal dinlerden daha tam ve mükemmel olduğunu ileri sürmektedir. Bu düşüncelerini temellendirmede Tanrı’nın mükemmel ve değişmez olduğu iddiasından hareket ettikleri görülür. Bu yaklaşımın analizi Eş’arîEş’arî, Maturidî ve Mu’tezilî kelâm ekollerinin Tanrı tasavvurları bağlamında yapılmaktadır. Eş’arîler Tanrı’nın kudret sıfatını, Maturidîler hikmet, Mu‘tezilîler ise adalet sıfatını öne çıkararak vahyin imkanını ve gerekliliğini temellendirmeye çalışmışlardır. Bu çalışmada deistik argümanlara cevap oluşturmada mevcut yaklaşımların yeterliliği ve tutarlılığı tespit edilecektir.
İslâm geleneğinde düşünce ve bilim alanında temel kavramlardan biri olan ve eşyanın hakikatini bilme ve onu kendi değerine uygun biçimde yerli yerine koyma bağlamında konu edinilen hikmet, tüm ilâhî fiillerde mevcuttur. Bu doğrultuda Allah’ın fiillerinin hikmetten uzak olması düşünülemez. Bununla birlikte bazı hikmetlerin insan idrakinden uzak kalması mümkündür. Bu durum ise onu inkâra değil, anlamaya yönelik çaba sarfetmeyi gerektirir. Bu konuda temel yaklaşım âlemde yaratılan her şey bir hikmet üzere olup hiçbir şey boşu boşuna yaratılmadığı ekseninde oluşmaktadır. Ehl-i Sünnet’in öncülerinden olan Mâtürîdî eserlerinde yaratılışta hikmet konusuna özel bir önem atfetmiştir. İmam Mâtürîdî Ehl-i sünnet akaidinin iki öncüsünden biridir. O kaleme aldığı iki eserinde konuların ele alırken tamamen Ehl-i sünnet inancı ekseninde yorum yapmıştır. Nitekim konuyla ilgili değerlendirmelerinde başta Mu‘tezile olmak üzere Ehl-i sünnet inancı dışındaki yaklaşımları eleştirmiştir. Hikmet konusunun kelam bağlantılı bir mesele olduğu göz önüne alındığında Mâtürîdî’nin değerlendirmelerinin tamamen kelami bir tevil olduğu söylenebilir. Nitekim o, kelamda bir bilgi edinme aracı olan aklın dini alanda kullanılmasını zorunlu görürken, yaratma eyleminin hikmet ile bağlantılı olarak anlaşılmasının zorunluluğuna da değinmiştir. Ona göre diğer türlü yaklaşımlar sorunu çözmede yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle Mâtürîdî, Allah’ın yaratma fiilinde Ehl-i sünnet ilkeleri doğrultusunda yaklaşım sergilemiştir. Hikmete yönelik bu özel durum, ilahi buyruklar için de gereklidir. Zira Mâtürîdî’ye göre Allah’ın “Hakîm” ismi gereğince tüm ilâhî fiillerinde hikmetli olması bağlamında, O’nun emrettiği tüm buyrukların birden fazla hikmeti söz konusudur. Mâtürîdî’nin yaklaşımları doğrultusunda hikmet konusunu ele aldığımız bu çalışma, onun hikmeti anlamlandırması ve tevil etmesi konusunda oluşturduğu temel prensipler ekseninde ibadetlerin hikmetleri ile ilgili yaklaşımları ele alınmaktadır. Ona göre hem yaratılıştaki hem de başta ibadetler olmak üzere ilahi buyruklardaki hikmetler, tevhidin bir tezahürü olup, şükrü gerektirecek bir durumdur. Zira İslam’ın şartları olarak özetlenen namaz, oruç, hac, zekât gibi buyrukların mevcut halleri birden fazla hikmete havidir. Bu durum ise Allah’a şükretmenin gerekli olması açısından genel itibariyle ibadetlerin hikmetlerine ilişkin hususlar, aynı zamanda insanların terbiye, eğitim ve tekâmül etmesine vesiledirler. Bu durum ise bireysel ve toplumsal olarak hem dünya hem de ahiret hayatının iyileşmesine yol açacaktır. Mâtürîdî’ye göre her emir ve yasağında hikmet bulunan Allah Teâlâ, ibadetleri emretmesinde de birden fazla hikmet bulunmaktadır. Burada ortaya çıkan temel yaklaşım, Muʿtezile gibi ekollerin yaklaşımlarının eleştirilmesi şeklinde olmuştur. Bu nedenle bu çalışma, aynı zamanda farklı hikmet anlayışlarına sahip okulların Mâtürîdî’nin anlayışı doğrultusunda bir değerlendirilmesini de içermektedir. Bunu ortaya koyarken de Mâtürîdî’nin eserlerinde konuyla ilgili görüşlerinin tespiti ve aktarılması bu çalışmanın amacını oluşturmuştur. Konuyla ilgili Mâtürîdî kendi metodunu şekillendirirken, akıl-nakil arasındaki ilişki doğrultusunda tamamen akla indirgenmeyen ama nakli de akıl süzgecinden geçirmeden literal bir sunum biçimini benimsemeyen bir metot takip ederek, nass merkezli bir akli yaklaşım doğrultusunda bir usul ortaya koymuştur.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.