Search citation statements
Paper Sections
Citation Types
Year Published
Publication Types
Relationship
Authors
Journals
Bu makalede Arapça aslından İngilizceye yapılan ilk Kur’ân tercümesi olarak literatüre geçen İngiliz oryantalist George Sale’in The Koran adlı çalışması analiz edilmektedir. Makale, İngilizce Kur’ân tercümelerinin analizine dair Türkçe literatürde yok denecek kadar az çalışma bulunduğu tespitinden hareket etmektedir. Çalışmanın varsayımı, İslam’ın temel kaynağı Kur’ân’ın İngilizce tercümelerinin, ortaya çıktığı dönemin İslam ve Kur’ân algısına ilişkin önemli veriler sunacağı gibi müteakip dönemi de etkileme potansiyeline sahip olduğudur. Buradan hareketle, kronolojik bir okumanın gerekliliği de düşünülerek, içerdiği 187 sayfalık geniş mukaddimesi ile birlikte The Koran’ın tetkik edilmesi amaçlanmıştır. Sale’in tercümesinin kronolojik önceliğe sahip olmasının yanı sıra müteakip literatürü de etkilediği yönündeki veriler, bu makalenin önemini ortaya koyan hususlar olarak öne çıkmıştır. Böylece sonraki dönemlerde daha akademik bir zeminde gerçekleştirilen İslam’a ve Kur’ân’a yönelik oryantalistik araştırmalara etki etmesi muhtemel eserlerin mercek altına alınmayı hak ettiği, haklı bir tez olarak ortaya çıkmıştır. Bu arka planda öncelikle Sale’in hayatına dair mevcut olan sınırlı bilgiler ve tercümesinde atıf yaptığı geniş literatür paylaşılmaktadır. Tercümede Latince, Arapça, İngilizce ve Fransızca çok sayıda kaynağa referans verilmektedir. Buna rağmen söz konusu kaynakların tamamının Sale’in elinde mevcut olmadığı, onun bu noktada özellikle Ludovico Marracci tarafından kaleme alınan Latince tercümeden yararlandığı yönündeki tespitler ele alınmaktadır. Sale tercümede literal çeviriye büyük oranda bağlı kalmakta ve ayetlere yaptığı ilâve izahları metnin aslından ayırmak amacıyla italik olarak vermektedir. Ancak onun ilave izahları italik olarak verme hassasiyetini zaman zaman koruyamadığı fark edilmektedir. Tercümenin, her sayfasında yer alan detaylı dipnotlarıyla bir meal-tefsir özelliğine sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca ayetlerin izahında gerek Kitâb-ı Mukaddes’e gerekse bazı mitolojik anlatılara yapılan atıflar, Sale’in bazen metinlerarası bir perspektifle izahlar yaptığını göstermektedir. Eserin mukaddime kısmı, Kur’ân tercümesinde izlenilen metoda ilişkin bir bilgi vermemektedir. Cahiliye dönemi Araplarının dinî, sosyokültürel ve ekonomik durumları, İslam’ın gelmesiyle birlikte ortaya çıkan gelişmeler, İmanın ve İslam’ın şartları, Kur’ân’ın kelime anlamı, genel özellikleri, edebî yapısı, cem’i ve istinsahı gibi pek çok konuya ayrıntılı olarak değinilmektedir. Bu itibarla mukaddimenin Kur’ân tercümesine yazılan bir içerikten daha fazlasını ifade ettiği gözlenmektedir. Mukaddimede Kur’ân özelinde yapılan değerlendirmelere bakıldığında, Kur’ân’ın yapısal özelliklerinden ritüellere kadar pek çok konuda Yahudilikten etkilendiği tezi ortaya atılmaktadır. Bu bağlamda makalenin önemli bulgularından birisi de mukaddimede ortaya atılan Yahudi köken iddialarının tercüme ve dipnotlara hemen hiç yansımaması olarak ortaya çıkmaktadır. Söz gelimi abdest, teyemmüm, hurûf-ı mukatta‘a gibi pek çok konuya ilişkin ayetlerin dipnotlarında mukaddime kısmında değinilen Yahudi köken iddialarına dair hemen hiçbir veri yer almamakta yalnızca mukaddimedeki ilgili bölüme atıfla yetinilmektedir. Diğer yandan Sale pek çok yerde Beydâvî, Celâleyn, Keşşâf gibi tefsirlerde mevcut olan izahları neredeyse motamot vermektedir. Sale’in teslis ve Garânîk olayıyla ilişkilendirilen ayetlerin izahında bile aynı tutumu sergilediği açıkça görülmektedir. Mütercimin gerek tercüme kısmındaki italik izahlarda gerekse dipnotlarda Beydâvî tefsirinden yaptığı alıntılarda elindeki Beydâvî tefsirini kullandığı anlaşılmaktadır. Kendisinde mevcut olmayan diğer tefsirlere yönelik atıflarının ise içerik olarak Marracci’nin tercümesindeki atıflarla örtüşmesi, Sale’in tercümesindeki Marracci etkisini gösteren önemli bir bulgu olarak ortaya çıkmaktadır. Yine de Sale’in tercümesini Marracci’nin “Kur’ân’a reddiye” amacıyla kaleme aldığı Latince tercümesinin İngilizceye çevirisi mesabesine indirgemenin doğru olmadığı fark edilmektedir. Zira her sureye müstakil bir reddiye kısmı ekleyen Marracci’nin aksine Sale’in gerek tercümede gerekse dipnotlarda ilmî bir içerik ve üslup gözetme gayreti içinde olduğu açıkça görülmektedir. Bu bağlamda tercümenin mukaddimesi ile tercüme kısım arasında iki farklı Sale ortaya çıkmaktadır: Oryantalist Sale ve mütercim Sale. Neticede İngilizce Kur’ân tercümelerinin tarihî serencamına dair bir incelemenin ilk inisiyatifini ifade eden bu makale, Sale’in tercümesinin müteakip tercümelere ya da daha genel anlamda oryantalistik literatüre etkisinin de araştırılmayı hak eden bir konu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda tercüme literatürüne ilişkin yapılacak müteakip çalışmaların Batı’nın Kur’ân algısında Kur’ân tercümelerinin yerine dair daha kapsamlı veriler sunacağı öngörülmektedir.
Bu makalede Arapça aslından İngilizceye yapılan ilk Kur’ân tercümesi olarak literatüre geçen İngiliz oryantalist George Sale’in The Koran adlı çalışması analiz edilmektedir. Makale, İngilizce Kur’ân tercümelerinin analizine dair Türkçe literatürde yok denecek kadar az çalışma bulunduğu tespitinden hareket etmektedir. Çalışmanın varsayımı, İslam’ın temel kaynağı Kur’ân’ın İngilizce tercümelerinin, ortaya çıktığı dönemin İslam ve Kur’ân algısına ilişkin önemli veriler sunacağı gibi müteakip dönemi de etkileme potansiyeline sahip olduğudur. Buradan hareketle, kronolojik bir okumanın gerekliliği de düşünülerek, içerdiği 187 sayfalık geniş mukaddimesi ile birlikte The Koran’ın tetkik edilmesi amaçlanmıştır. Sale’in tercümesinin kronolojik önceliğe sahip olmasının yanı sıra müteakip literatürü de etkilediği yönündeki veriler, bu makalenin önemini ortaya koyan hususlar olarak öne çıkmıştır. Böylece sonraki dönemlerde daha akademik bir zeminde gerçekleştirilen İslam’a ve Kur’ân’a yönelik oryantalistik araştırmalara etki etmesi muhtemel eserlerin mercek altına alınmayı hak ettiği, haklı bir tez olarak ortaya çıkmıştır. Bu arka planda öncelikle Sale’in hayatına dair mevcut olan sınırlı bilgiler ve tercümesinde atıf yaptığı geniş literatür paylaşılmaktadır. Tercümede Latince, Arapça, İngilizce ve Fransızca çok sayıda kaynağa referans verilmektedir. Buna rağmen söz konusu kaynakların tamamının Sale’in elinde mevcut olmadığı, onun bu noktada özellikle Ludovico Marracci tarafından kaleme alınan Latince tercümeden yararlandığı yönündeki tespitler ele alınmaktadır. Sale tercümede literal çeviriye büyük oranda bağlı kalmakta ve ayetlere yaptığı ilâve izahları metnin aslından ayırmak amacıyla italik olarak vermektedir. Ancak onun ilave izahları italik olarak verme hassasiyetini zaman zaman koruyamadığı fark edilmektedir. Tercümenin, her sayfasında yer alan detaylı dipnotlarıyla bir meal-tefsir özelliğine sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca ayetlerin izahında gerek Kitâb-ı Mukaddes’e gerekse bazı mitolojik anlatılara yapılan atıflar, Sale’in bazen metinlerarası bir perspektifle izahlar yaptığını göstermektedir. Eserin mukaddime kısmı, Kur’ân tercümesinde izlenilen metoda ilişkin bir bilgi vermemektedir. Cahiliye dönemi Araplarının dinî, sosyokültürel ve ekonomik durumları, İslam’ın gelmesiyle birlikte ortaya çıkan gelişmeler, İmanın ve İslam’ın şartları, Kur’ân’ın kelime anlamı, genel özellikleri, edebî yapısı, cem’i ve istinsahı gibi pek çok konuya ayrıntılı olarak değinilmektedir. Bu itibarla mukaddimenin Kur’ân tercümesine yazılan bir içerikten daha fazlasını ifade ettiği gözlenmektedir. Mukaddimede Kur’ân özelinde yapılan değerlendirmelere bakıldığında, Kur’ân’ın yapısal özelliklerinden ritüellere kadar pek çok konuda Yahudilikten etkilendiği tezi ortaya atılmaktadır. Bu bağlamda makalenin önemli bulgularından birisi de mukaddimede ortaya atılan Yahudi köken iddialarının tercüme ve dipnotlara hemen hiç yansımaması olarak ortaya çıkmaktadır. Söz gelimi abdest, teyemmüm, hurûf-ı mukatta‘a gibi pek çok konuya ilişkin ayetlerin dipnotlarında mukaddime kısmında değinilen Yahudi köken iddialarına dair hemen hiçbir veri yer almamakta yalnızca mukaddimedeki ilgili bölüme atıfla yetinilmektedir. Diğer yandan Sale pek çok yerde Beydâvî, Celâleyn, Keşşâf gibi tefsirlerde mevcut olan izahları neredeyse motamot vermektedir. Sale’in teslis ve Garânîk olayıyla ilişkilendirilen ayetlerin izahında bile aynı tutumu sergilediği açıkça görülmektedir. Mütercimin gerek tercüme kısmındaki italik izahlarda gerekse dipnotlarda Beydâvî tefsirinden yaptığı alıntılarda elindeki Beydâvî tefsirini kullandığı anlaşılmaktadır. Kendisinde mevcut olmayan diğer tefsirlere yönelik atıflarının ise içerik olarak Marracci’nin tercümesindeki atıflarla örtüşmesi, Sale’in tercümesindeki Marracci etkisini gösteren önemli bir bulgu olarak ortaya çıkmaktadır. Yine de Sale’in tercümesini Marracci’nin “Kur’ân’a reddiye” amacıyla kaleme aldığı Latince tercümesinin İngilizceye çevirisi mesabesine indirgemenin doğru olmadığı fark edilmektedir. Zira her sureye müstakil bir reddiye kısmı ekleyen Marracci’nin aksine Sale’in gerek tercümede gerekse dipnotlarda ilmî bir içerik ve üslup gözetme gayreti içinde olduğu açıkça görülmektedir. Bu bağlamda tercümenin mukaddimesi ile tercüme kısım arasında iki farklı Sale ortaya çıkmaktadır: Oryantalist Sale ve mütercim Sale. Neticede İngilizce Kur’ân tercümelerinin tarihî serencamına dair bir incelemenin ilk inisiyatifini ifade eden bu makale, Sale’in tercümesinin müteakip tercümelere ya da daha genel anlamda oryantalistik literatüre etkisinin de araştırılmayı hak eden bir konu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda tercüme literatürüne ilişkin yapılacak müteakip çalışmaların Batı’nın Kur’ân algısında Kur’ân tercümelerinin yerine dair daha kapsamlı veriler sunacağı öngörülmektedir.
ÖzetErken dönemlerden itibaren Bizans'ta ve daha sonra da Avrupa'da İslâm'a karşı koyabilmek veya misyonerlik maksadıyla bazı âyetler, daha sonra Kur'an'ın tamamı Grekçe ve Latince'ye tercüme edilmiştir. Hem Bizans'ta hem de Batı'da Kur'an Hz. Peygamber'in risaletini reddetmek için ilgi uyandırmıştır. Bu sebeple sadece Kur'an'ın tercümesini hedefleyen çalışmalar oldukça geç dönemlerde yapılmıştır. Ancak bilhassa art niyet, Arapça bilgisinin yetersizliği, İslâmî kavramların bilinmemesi ve literal tercüme gibi sebeplerle Kur'an tercümelerinde pek çok hatalar ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan Müslümanlar XX. asra kadar sadece kendi dillerinde Kur'an meâlleri yazmışlar, Müslüman olmayan topluluklara hitap etmek maksadıyla Kur'an'ı yabancı dillere çevirmeyi düşünmemişlerdir. Hatta Kur'an, bazı Müslüman toplumların dillerine gayr-i müslimler tarafından çevirilmiştir. Bu makalede Doğu'da ve Batı'da yapılan Kur'an tercümelerinde görülen hataların olumsuz ve gerçek dışı İslâm anlayışına etkileri ve Kur'an tercümelerine dayanan menfî Hz. Peygamber imajı ele alınmıştır. Araştırmada öncelikle ilk tercümeler dikkate alınmış, daha objektif Kur'an tercümelerinin görülmeye başlandığı Aydınlanma dönemi sonrası çalışmalar dışarıda tutulmuştur. Çalışmanın amacı hatalı Kur'an tercümelerinin sebep olduğu yanlış İslâm ve Hz. Peygamber anlayışını ortaya çıkararak bütün dünyada artış gösteren İslâmofobiye karşı Müslümanların dünya dillerinde Kur'an tercümeleri yapmalarının ve Hz. Peygamber'i doğru tanıtan eserler yazmalarının zorunluluğuna dikkat çekmektir. Zira günümüzde de birçok dildeki Kur'an tercümeleri Müslümanlar tarafından değil gayr-i müslimler tarafından yapılmaya devam etmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.