Malezya 1957 yılında bağımsızlığını kazanmış, 1963 yılında Federal Anayasa ilan edilmiştir. Anayasa’ya göre Federasyon’un dini İslam’dır. Kuruluşundan bugüne çeşitli kanunlaştırma faaliyetleri yürüten ülke, hukukun belirli alanlarında Müslümanlar için ayrı, gayrimüslimler için ayrı kanunlar çıkarmaktadır. Bu minvalde 1984 yılında Müslüman vatandaşlar için Malezya İslam Aile Kanununu (Islamic Family Law Act) hazırlanmıştır. Bu Kanun, aile hukukuna dair birtakım konuları derinlemesine düzenlemesine karşın, diğer birtakım konularda ‘şeri hukuk’ olarak nitelendirebileceğimiz ‘Hukum Syara’ya atıf yapmak suretiyle daha yüzeysel hükümler ihtiva etmiştir. Şeri hukuka yapılan atıflar Malay öğretisindeki bazı görüşlerce eleştirilmektedir. Bu çalışmada Malay öğretisi ve hukuk uygulaması dikkate alınarak, şeri hukuka atıfta bulunan kanun hükümleri incelenmiştir. Bunun için sırasıyla; kanun metninde geçen ‘Hukum Syara’ ve ‘Recognized Mazhabs’ ibareleri değerlendirilmiştir. Devamında, belirlenen konuların Kanun’daki hükümlerine ve İslam hukuk eserlerindeki görüşlere bakılmıştır. Çalışmayla elde edilen çıkarımlar öz itibariyle şu şekildedir: İlk olarak, Kanun’un başlığında ‘Islamic law’ denmesine mukabil, metin içinde şeri hukuka atıf yapılacağı hallerde ‘Hukum Syara’ ibaresinin tercih edilmesi dikkate değerdir. Kanaatimizce Islamic Law ibaresi kanunlaştırma amacını ifade ederken, Hukum Syara ibaresinin kullanıldığı yerler daha kapsamlı bir kurallar bütününe işaret etmektedir. İkinci olarak, ‘Recognized Mazhabs’ ifadesiyle, Kanun bağlamında tanınmış, muteber mezheplerin (Şafii, Hanefi, Maliki, Hanbeli) kastedildiği anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun yer yer Hukum Syara’ya atıf yapmasının sebepleri dört ana başlıkta ele alınabilir. Bunlardan ilki, kanun koyucunun, örf ve ananevi uygulamalarını şeri hukukla bağdaştırma çabası; ikincisi, hukuki esneklik ve dinamizmi sağlamak ve uygulayıcının takdir yetkisini genişletmek gayesi; üçüncüsü sabit naslarla ve ayrıntılı şekilde düzenlenen konularda tekrara düşmekten kaçınmak ve dördüncüsü ise ülkenin düalist hukuki yapısının şeri hukuka başvurmayı gerektirmesidir