AB'nin her genişlemesinde, tarafların üyeliğe giden süreç içerisinde, ekonomik ve siyasi değerlendirmeleri merkezi bir öneme sahip olmuştur. Örneğin, İngiltere'nin üyeliği Fransa tarafından siyasi nedenlerle 10 yıl vetolanırken (Caşın ve Özgöker, 2008), Norveçli seçmenler ağırlıklı olarak ekonomik nedenlerle üyeliğe hayır demiştir. Bu çalışmada, özellikle beşinci genişleme sürecine odaklanılarak, genişlemeyle ilgili önemli kararlar alınırken, mevcut üyelerin ve adayların hangi ekonomik ve siyasi faktörlere önem verdikleri incelenmeye çalışılacaktır 1 . Bu hem AB'nin önemli bir geçiş dönemini hem de Türkiye'nin de aralarında bulunduğu muhtemel üyelerin geçmekte oldukları sürecin arka planının kısmen nasıl şekillendiğini anlamaya yardım edecektir. Beşinci ge-nişleme Türkiye açısından ekonomik ve siyasi anlamda önemli bir örnek oluşturduğu için de incelenmeye değerdir. Beşinci genişlemede, Merkezi ve Doğu Avrupalı adayların ekonomik ve siyasi olarak oldukça farklı bir sistemden çıkmış olmaları, onların farklı ve bir anlamda geri olarak tanımlanmalarına yol açmıştır. Mevcut üyeler, bu adayların şarta bağlılık kuralları çerçevesinde, derin bir dönüşüm sürecinden geçmesini beklediler; ayrıca bu dönüşümün kendilerine maliyetini de minimum düzeyde tutmaya çalıştılar. Adaylıkların ortaya çıkması, müzakere süreci ve üyeliklerin onaylanması sürecinde, her iki taraf için de ekonomik ve siyasi faktörler büyük önem taşımıştır. Süreçte, adayların pazarlık pozisyonlarıysa oldukça zayıf kalmıştır. Aşağıda bu sürecin detaylarına değinilmeye çalışılacaktır.