İnanç turizmi etkinlikleri kapsamında bir değerlendirme: Cadılar bayramı

Abstract

İnanç, insanların hayatlarını etkileyen önemli bir kavramdır. İnanç kavramı, kişilerin psikolojik ve sosyolojik dünyalarını etkilemekte ve kişilerin istek, gereksinim ve tercihlerine yön vermektedir. İnanç-din yakından ilişkilidir ve dünyadaki pek çok insanın hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Dolayısıyla da kişilerin inançları ve dinleri, onların karar alma, seyahat etme ve çeşitli faaliyetlere katılmaları noktalarında oldukça etkilidir.İnsanlar farklı coğrafya, dil, kültür, din ve inançların etkisi altında yetişmektedirler. Bu durum ise, insanların olaylara veya durumlara karşı bakış açılarını farklılaştırmakta, insanların kendilerine has bir karakteristik özellik edinmelerine yardımcı olmaktadır. İnsanlar, kültürel ve dini geleneklerini korumaya, yaşatmaya ve yeni kuşaklara aktarmaya çabalamaktadırlar. İnsanlar üzerinde büyük bir öneme sahip olan kültür, din ve inanç unsurları, insanların hayatlarının şekillenmesinde olabildiğince önem taşımaktadır.İnanç etkinlikleri ve festivalleri, kültürlerin çeşitli yansımaları olarak nitelendirilebilir. Geçmişten günümüze kadar pek çok inanç etkinlikleri ve festivalleri gerçekleştirilmiş olup, gerçekleştirilmeye de devam etmektedir. İnsanların bu tür etkinlik ve festivalleri gerçekleştirmelerinde ise din, inanç,

Kutsal Alanlar, Coğrafi İşaretler, Kültür ve İnanç Rotalarının İnanç Turizmi Açısından Değerlendirilmesi

“…İsa ve Meryem Ana'nın yer aldığı inanç merkezlerini ziyaret etmeleri, Ganj Nehri'nde Budistlerin günahlarından arınmaları ya da Müslümanların kendi hac görevlerini yerine getirmek için Medine ve Mekke'ye gitmeleri örnekleri verilebilmektedir (Batman, 2017;Çılgınoğlu, 2020). Farklılık gösteren turistik arzu ve ihtiyaçlara bağlı olarak bütün yeryüzünde gelişen inanç turizmi bağlamında mevcut turistik ve kültürel değerlerin muhafaza edilmesi, tanıtılması ve turizme kazandırılması amaçlanmaktadır (Akın, 2016;Çam ve Çelik, 2021;Kozak vd., 2009;Sözal, 2018). İnanç turizminin bir başka amacı da çeşitli dinlere ait inanç sistemlerini tanımaktır (Sözal, 2018).…”

“…Son zamanlarda yapılan araştırmalar; yeryüzü nüfusunun yoğun şekilde artışından dolayı turizme yönelik talebin artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu durumla ilgili olarak da; inanç turizmi kitlesinde de kayda değer artış yaşanmaktadır (Çam ve Çelik, 2021;Okuyucu ve Somuncu, 2013;Vukonic, 1996). Yine son zamanlarda güvenilir yolculuk, iletişim ve haberleşmelerin var olması ile birlikte Avrupa ülkeleri ve ABD'de kişi başına düşen gelirin artış göstermesi, inanç turizmine olan ilginin daha da artmasını sağlamıştır (Sargın, 2006;Terzi, 2020).…”

“…Yerkürede inanç turizmi amaçlı seyahat eden yılda ortalama 300 milyon insan ve temin edilen 20 milyar dolar gelir için ülkeler inanç turizmi kapsamında çeşitli politikalar oluşturmaktadır. Bu sektörde meydana gelen gelişmelere paralel olarak inanç turizmi piyasasından pay sağlamayı arzu eden ülkeler arasındaki rekabet de gün geçtikçe artmaktadır (Akın, 2016;Çam ve Çelik, 2021). İnanç turizminde toplumsal ve kültürel olarak bir irdeleme gerçekleştirildiğinde ise aynı amaçlar için çeşitli milletlerden olan ve çeşitli kültürler benimseyen insanların çeşitli dilleri konuşmalarına karşın kutsal olarak gördükleri alanlara ve yapılara aynı duygular ile ziyaret etmeleri sosyal yönden manevi yakınlaşma sağlarken, kardeşlik hissini de ön plana çıkarmaktadır (Çetinkaya, 2019; Şahiner, 2012).…”

“…Genel olarak inanç turistleri inanç turizmi kapsamında yer alan kutsal alanları dinsel vecibelerini yerine getirmek, meraklarını gidermek, manevi doyum sağlamak, huzur elde etmek, deneyim sağlamak ve bilgi edinmek için ziyaret etmektedirler. (Akın, 2016;Çam ve Avcı, 2020;Çam ve Çelik, 2021;Doğan, 2022;Doğaner, 2013;İçöz, 2003;Özgen, 2012;Öztürk, 2022;Shackley, 2002).…”

“…İnanç, bireylerin kişisel ve sosyal dünyalarında denge kurma noktasında yüksek seviyede önem arz etmekte ve büyük potansiyel teşkil etmektedir. Bireyin inancı, onun nesneye ilişkin bilgisinin toplamı oranındadır (Çam ve Çelik, 2021;Çam ve Çelik, 2023;Çam ve Çılgınoğlu, 2020a;Çam ve Çılgınoğlu, 2020b;Develi, 2019;Karacoşkun, 2004;Krech ve Crutchfield, 1980). Birey yaratılış itibarıyla neye olursa olsun inanma eğilimi içerisindedir.…”