Bu araştırmada Kur’an’da akıl ve kalp ilişkilerinin mahiyeti ve kâmil bir Mü’min olma yolunda bu iki kurucu unsurun kuşandıkları asli roller incelenmiş ve hayati önemi sahip bu iki kabiliyeti kâmil Mü’min olma sürecinde ilişki boyutları ve metafizik âlemle bağlantı düzeyleri incelenmiştir. Çalışma Kur’an metni merkezli nitel araştırma yöntemiyle ele alınmıştır. Araştırmada başvurulan kaynadıkları doküman analizi metoduyla sistematik bir şekilde taranmış ve elde edilen veriler alanın temel ilke ve esasları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Akıl ve kalp ilişkileri mevzusu araştırılırken öncelikle ilk dönem İslâmî kaynaklara müracaat edilmiş, ikinci aşamada güncel çalışmalara başvurulmuştur. Bu kapsamda kadim ve güncel kaynaklardan yola çıkılarak Kur’an ayetleri merkezli inceleme yöntemi takip edilmiştir. İnsanı diğer varlıklardan üstün kılan akıl yeteneğinin kalbin uhdesinde yer alıp almadığı ve iman-küfür iradesini belirleme hususunda akıl ve kalbin rolleri çalışmanın ana temasını teşkil etmiştir. İnsanı diğer varlıklardan üstün kılan unsur, akıl sahibi oluşunda saklıdır. Beşer akıl ve irade sahibi oluşu dolayısıyla söz ve eylemlerinden sorumlu tutulacaktır. Akıl, bilme, anlama, kavrama ve muhakeme kurma aracıdır. Bu üstün kabiliyet duyular aracılığıyla elde ettiği bilgileri toplayıp sentezlemektedir. Temel bilgi edinme araçları vasıtasıyla tedarik edilen ilmi veriler, temel anlama ve muhakeme makamı kalp süzgecinden geçirilerek idrak edilmektedir. Yaygın şekilde bilinenin aksine Kur’an, kalbin asıl anlama ve kavrama mercii olduğunu belirtir. İslam ulemasının çoğunluğuna göre kalbin anlama işlevi, uhdesinde yer alan yardımcı bir kuvvet tarafından sağlanmaktadır ya da aklı bilme ve anlama fonksiyonlarını icra etmek üzere yönlendirmektedir. Akıl maddi âlemdeki bilgileri konu edinirken, kalp gaybî âleme ait unsurlarla ilgilenmektedir. İnsanın ebedi saadet ve kurtuluşu Allah’a iman etmesine bağlıdır. İman, kalpte tecelli etmektedir. Kalp, insan devletinin başkenti konumundadır. Kalp, işlenen gayr-ı ahlaki fiiller sonucu kararıp mühürlenmekte ve manen işlevsiz hale gelmektedir. Olumlu ve doğru davranışlar ise sahibinin kalbini hak ve hakikat mesajlarını işitecek donanıma sahip kılmaktadır. Aksi istikametteki tavır ve davranışlar ise sahibini inkâra yönlendirmektedir.