“…Özellikle Eski Ahit ve Yeni Ahit'i karşılaştırmalı incelemiş, Yeni Ahit'in Dağdaki Vaaz'inde İsa'nın öğretilerinin, özellikle de "Göze Göz, Dişe Diş", "Düşmanlarınızı Sevin" ve "Gerçek Mutluluk"u, üzerinde durarak sevgi yasasıyla temellendirmiştir. Gandhi'de ise "yeni bir din kurma" düşüncesinin olduğunu söyleyemesek de onun satyagrahasında Hinduların kutsal kitaplarından biri olan Bhagavadgītā aracılığıyla, temelinde insan varlığının barış, adalet, özgürlük ve kişisel saygınlık kazanma içgüdüsel arzularının olduğu, insanın küçük düşürücü hiçbir eylemde bulunmaması gerektiğini söyleyen şiddetsizlik, şiddet dışılık veya şiddet kullanmama olarak tanımlayabileceğimiz ahimsa (Kayalı, 2018) vardır. Geniş perspektifle baktığımızda Gandhi'nin felsefesi ve pratikleri, yaygın şiddet ve hakikatsizlik karşısında bir direniş yöntemi olmasının yanı sıra, hakikatin (satyanın), şiddet karşıtlığının (ahimsanın), satyagrahanın (hakikatin gücünün, sevmenin gücünün), bireysel görevleri yerine getirmenin (swadharmanın), bölgesel ya da ulusal ürünlerin ön planda olduğu, tarım ağırlıklı kendine yeterli ekonominin (swadeshinin), toplumun genel refahının ön plana alındığı (sarvodayanın) ve nefse hakim olunan bir öz yönetimin (svarācın) de ön planda olduğu pozitif alternatif görüşleri içinde barındırır (Allen, 2020).…”