Birbiriyle çekişmeli bir mücadele yürüten devlet ve toplumsal hareketler uzun süre ayrı iki alan olarak incelenmiştir. Literatürde yoğunlukla toplumsal hareketlerin devleti ve onun kurumlarını şekillendirmesi ele alınırken devletin bazı unsurlarının da toplumsal hareketler gibi davranması gündeme gelmektedir. Özellikle yerel yönetimlerin tepeden inmeci politikaları/projeleri kabul etmeyerek kent hareketleri ile eşgüdüm halinde, protesto dahil çeşitli toplumsal hareket yöntemlerini kullanarak hak aradıkları çekişmeli bir mücadele yöntemini benimsedikleri gözlemlenmektedir. Yerel Yönetimler bünyelerinde toplumsal hareketlerde kısıtlı olan bazı kaynakları da barındırabilmektedirler. Bu makalede Kamu Yönetimi, Yerel Yönetimler ve Toplumsal Hareketler literatürlerini kesen bir araştırma alanı olarak aktivist belediyeciliğin Türkiye’deki tarihsel arka planı, hangi siyasi, ekonomik ve toplumsal koşullarda şekillendiği ve güncel dinamikleri incelenecektir. Yerel yönetimlerin neden aktivizme yöneldiği, bu tür bir aktivizmin hangi konularda yoğunlaştığı ve hangi eylem repertuarlarına başvurduğu ve hangi devlet kurumlarını neden muhatap aldığı incelenecektir. Aktivist belediyeciliğin merkeziyetçi ve kalkınmacı eğilimlerden, yerel demokrasinin yükselişinden ve son olarak da toplumsal hareketlerin sonuç alıcı etkinliğinden kaynaklandığı öne sürülecektir.