Bu çalışmada acı, en öncelikle, Nietzsche’nin soykütüğü yöntemiyle soruşturduğu muhtevası istikametinde incelenecektir. Décadence ya da nihilizme götüren “hınç (ressentment) metafiziğinin” de ancak bireyin acıyı olumlaması sayesinde geriletilebileceği, üst-insanın kendini aşma serüveninin tam da bu bağlamda mühim addedildiğinin altı çizilecektir. Bunun akabinde acı ve hıncın Nietzsche felsefesindeki sair yansımalarının politik olduğu varsayımıyla Yahudi-Hristiyan ahlakı, modern ideolojiler ve devlet eleştirileri mercek altına alınacaktır. Son olarak Nietzsche’nin “güç istenci”, “ebedi tekerrür” ve “üst-insan” gibi meşhur kavramlarıyla acı ve hınç üzerindeki okumaları eşliğinde demokratik-çoğulculuğun mu yoksa “aristokratik bir radikalizm”in mi izini sürdüğünün tartışması yürütülecektir. Nihayetinde hem bir his hem de Nietzsche’nin felsefesinin temel yapı taşlarından biri olan acı kavramının hınçla bağlantısını kurması dolayımıyla “politik-olanı” kurduğuna işaret edilecektir.