Savaş ve kahramanlığın her zaman öne çıktığı eski Türk toplumunda askeri kavramlar oldukça fazlaydı. Toplumsal ve askeri hiyerarşide önemli bir yeri olan kahramanların hayatı av, sürü ve akınla geçiyordu. Kahramanlığa ve kahramanlara yüklenen anlamlara paralel olarak kahramanlıkla ilgili çok sayıda adlandırma bulunuyordu. Kültürel alanda yüklenen bu anlam doğal olarak dile de yansımış ve çok sayıda kavram ve terim üretilmesine de imkan vermişti. Yiğit ve kahraman karşılığında alp, alpagut, bagatur, cılasun, er, eren, erklig, igid, iriz, kakız, kurç eren, kür, sökmen, tıgrak ve yılpagut kavramları kullanılıyordu. Savaş, saldırı ve savunma da doğal olarak toplum hayatında önemliydi ve bunlarla ilgili de çok sayıda kavram vardı. Savaş karşılığında çogı, dögişme, gavga, kırış, sançış, sünüş, tegiş, tütüş, tokış ve uruş kavramları vardı. Düşman karşılığında yağı kavramı vardı. Esir ve rehine karşılığında bulun, tutgun, tutuğ, tutkuk ve tutsak kavramları kullanılıyordu. Kale karşılığında kurgan kavramı vardı. Hakan’ın oturduğu şehre ordu deniliyordu. Gözetleme kulelerine kargu ve kuzet deniliyordu. Askerlik sanatının en önemli araçlarından olan savaş silahları da gelişmiş ve çeşitlenmişti. Silahlardaki bu çeşitlilik de adlandırmalarına yansımıştır. Savaş ve savaşçının vazgeçilmezi olan at ve atın donanımıyla ilgili kavramlar Türkler arasında erken dönemlerden itibaren oluşmuştu. Savaş atına ulaga deniliyordu. Atlara Boz, Ögsiz ve Azman Ak vb. özel adlar veriliyordu. Atlara Boz, Ögsiz ve Azman Ak vb. özel adlar veriliyordu. Atın binit takımlarından eyer, üzengi ve gemle ilgili çok sayıda kavram vardı. At donanımı ile ilgili eyer, kaltak, köpçük, otgun, kömüldürük, kusurgun, üzengi, üygen, tizgin, tuyağ, kamçı, kösür, tuşağ vb kavramlar bulunuyordu. Ok ve yay gibi diğer enstrümanlar da görünüşü, kullanım amacı ve parçalarına göre çeşitli adlandırmalara sahipti. Okla ilgili kavramlar başak, borı, çırguy, gez, tili, çıgılvar oku, katutluk ok, ıslıklı ak idi. Diğer savaş silahlarına baldu, biçdek, bıçgu, bügte, süngü, yasiç gibi adlar veriliyordu. Zırh ve miğferle ilgili say, yarık, tulga, yaşuk ve ışuk kavramları bulunuyordu. Savaş sanatının bir diğer unsuru olan askeri teşkilat, strateji ve taktik için de çeşitli adlandırma ve kavramlar mevcuttu. Askeri yapıyla ilgili adlandırmalar arasında sü, urungu, sübaşı, çabış, yelme, yezek, basımcı, tutğak, yatgak, böri, tümenbaşı, binbaşı, yüzbaşı, onbaşı sayılabilir. Ordu birlikleri Onlu sistem esas alınarak ortaya çıkartılmıştı. Ordu bünyesinde süvari, yaya, özel ve keşif birlikleri mevcuttu. Süvari birlikleri, ordunun temel unsuru olarak öne çıkıyordu ve savaşlarda at üzerinde ok ve yay kullanarak uzaktan saldırı gerçekleştiriyordu. Bu strateji, kendi kayıplarını en aza indirmelerine olanak tanıyarak kan kaybını azaltmaya yardımcı oluyordu. Taktikle ilgili olarak çanka, tuzak, püsüğ, çapkun, ülker- çeriğ gibi kavramlar bulunuyordu. Bütün bunlardan Türklerin büyük bir askeri güce sahip olmalarının yanında bu gücün tüm unsurlarına yönelik olarak geliştirilen araç- gereçlere ve bunların kullanım teknikleri ile alakalı zengin bir adlandırma ve tanımlama dağarcığına sahip olduğu anlaşılmaktadır.