Osmanlı hanedanının dünya çapında tanınan şehzadesi Cem Sultan (öl. 1495), taht mücadelesini kaybeden şehzadeler arasında sultan olmaya en çok yaklaşmış Osmanlı şehzadesidir. Karakteri ve karizmasının getirdiği başarılar sayesinde hükümdarlık yolunda çevresindekilerden büyük destek görmüş, tahta çıkması engellenmiş olsa da sultan olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle, 'Sultan' unvanıyla anılan tek Osmanlı şehzadesidir. Babası Fatih Sultan Mehmed'in (öl. 1481) ölümünden sonra hayatı tamamen değişmiş, Avrupa'daki esaret yılları başlamıştır. Cem Sultan'ın esaret yılları, sadece Osmanlı sarayının değil, Avrupa krallıklarının da politik gündemini belirlemiştir. Bu makalenin odağında, Cem Sultan'ın tahta çıkmaya hazırlandığı yıllarda, 1478 yılında Farsçadan Türkçeye çevirdiği, kendisinin Âyât-ı Uşşâk adını verdiği, akademik çalışmalarda Cemşîd u Hurşîd adıyla tanınan mesnevisi vardır. Çevirinin kaynak metni Selmân-ı Sâvecî'nin (öl. 1376) Cemşîd u Hurşîd adlı mesnevisidir. Cem Sultan'ın Cemşîd u Hurşîd'i çevirdiği yıllar, Konya ve Karaman bölgesinin idarecisi olduğu ve edebiyata olan ilgisi nedeniyle çevresinde kendisini seven bir şair topluluğunun olduğu yıllardır. Bu şairlerin bazıları Avrupa'daki esaret yıllarında dahi Cem Sultan'ın yanından ayrılmamıştır. Cem Sultan, içeriği ve göndermeleri dönemin siyasi olaylarıyla ilişkili olan Saltuknâme'nin (1473-1480) de hamisidir. Siyasi çekişmelerin ve savaşların arasında taht adaylığını güçlendirmeye çalıştığı bir dönemde Cem Sultan'ın Cemşîd u Hurşîd'i çevirmiş olması dikkat çekici ve düşündürücüdür. Bu makalede, Cemşîd u Hurşîd mesnevisi, mütercimi Cem Sultan'ın şehzade kimliği doğrultusunda değerlendirilecektir. Kaynak metinden farklı bir şekilde, çeviri metinde Cemşîd'in ejderhayı öldürdüğü beyitler 41 beyitlik ayrı bir bölüm oluşturur. Cem Sultan'ın yeniden yazdığı ejderhayı öldürme epizotu örneğiyle bu makale, bir Osmanlı şehzadesinin çevirmek için bu mesneviyi seçmiş olmasının muhtemel nedenlerini incelemektedir.