Kıbrıs, 1878 yılında dönemin şartlarının da etkisiyle, İngiltere tarafından Osmanlı
Devleti’nden de facto olarak alınmış, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile de
tek taraflı bir kararla ilhak edilmiştir. Ancak Kıbrıs’ı önemli kılan sadece Birinci Dünya
Savaşı olmamıştır. 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın kullanıma açılması ve Kanal’ın İngiltere’nin
Asya’daki sömürgelerine en kısa yol olması, Süveyş Kanalı ile birlikte Doğu
Akdeniz’in en büyük adası olan Kıbrıs’ın da önemini artırmıştır. Bu sebepten dolayı İngiltere,
Kıbrıs’ın kontrolünü ele geçirmek için uygun fırsat aramaya başlamış ve aradığı
fırsatı 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonrasında bulmuştur. Akdeniz’deki Rus yayılmacılığına
karşı önlem alabilmek için Kıbrıs’ı talep eden İngiltere bu tarihten sonra adaya
yerleşmiştir. Mülkiyet hakları devredilmese de adanın idaresi İngiltere’ye bırakılmıştır.
1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı sırasında ise Kıbrıs, karşı blokta yer alan
Osmanlı Devleti’nin Anadolu kıyılarına yakın önemli bir nokta olması sebebiyle lojistik
destek üssü olarak kullanılmıştır. Ada’daki Türk varlığı İngiliz idaresini rahatsız etse de
Rumlara karşı denge unsuru olması sebebiyle İngiliz idaresi Türk varlığına müsamaha
göstermiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında adadaki Rum nüfusu arasında Yunanistan’a ilhak ve adanın tümünde hak iddiası düşüncesi yayılmış, bu düşünce savaş sonrasında
İngiliz idaresinin zayıflamasına bağlı olarak gün yüzüne çıkmıştır.